_____________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Perşembe, Nisan 18, 2013

Onu, İntihar Ettiği İçin Astılar

Medieval Torture
Boğazını kestiği halde, hayata geri dönderilen bir adamı astılar. Onu, intihar ettiği için astılar. Doktor onu bu şekilde asmanın imkânsız olduğunu, gırtlağı açılıp oradan nefes alacağını söyledi. Ama onu dinlemediler ve adamı astılar. Boğazdaki yara hemen açıldı ve adam asılı olduğu halde nefes almaya başladı. Belediye Meclis üyelerinin soruna bir çözüm bulmak amacıyla toplanmaları zaman aldı. En nihayet üyeler toplandılar ve yaranın altını adam ölene kadar sıktılar. Sevgili Mary ne çılgın bir toplum, ne budala bir uygarlık.*

_______________________________________________
* Bkz., E.H. Carr, The Romantic Exiles, Harmondsworth, 1949, s. 389.

Al Alvarez | İntihar (Kan Dökücü Tanrı) | Çeviri: Zuhal Çil Sarıkaya | Öteki Yayınevi | 264 Sayfa

Cumartesi, Mart 30, 2013

Bir Kenenin Sıradışı Yaşam Öyküsü

Dişi kene yumurtalarını bırakmadan önce kan emmek zorundadır. Tüm yaşamı yumurtlaması için gerekli olan bu besleyici gıda için uygun bir konakçı bekleyerek geçer. Tek bir amaca adanmış bu yaşam boyunca, kenenin duyu organları onun gereksinimlerini karşılayacak özelliklerin habercisi olan tek bir grup uyaranı alacak biçimde çalışır. Dişi kenenin derisi, onu bitki örtüsünün derinliklerindeki karanlıktan, bir bitkinin üzerine yönlendiren ışığa karşı duyarlıdır. Kene o andan itibaren memelilere özgü kimyasal bir yan ürün olan butirik asit kokusunu almak üzere bekleyişe geçer. Yalnızca bu işe yarayan özel koku alıcılarına sahip olan kene, butirik asit molekülleri bu alıcılara ulaştığı anda kendini aşağı bırakarak kurbanının üzerine düşer.

Bu kez de çok duyarlı sıcaklık alıcıları devreye giren kene, kendini besine ulaştırmaya yarayabilecek diğer yol göstericilere duyarsız kalarak yalnızca sıcaklığın peşine düşer. Artık ışığın ve kokunun rol oynamadığı bu yeni dünyasında, onu yalnızca konakçının derisine yakın bir noktadaki kanın belirtisi olan sıcaklık ilgilendirmektedir; bunu bulduğu anda da yumuşak bir yere yerleşerek emmeye başlar. Kene çoğunlukla kana ulaşmayı başarır ama tat alma duyusu olmadığından, bir kez deriyi deldikten sonra uygun sıcaklıktaki her türlü sıvıyı emecektir.

James L. Gould & Carol Grant Gould  | Hayvan Zihni | TÜBİTAK Yayınları | 254 s.

Kene türlerinin çoğu için bu ilk ve son yemektir. Yeterince kan emip şişen kene konakçının üzerinden düşer, yumurtalarını bırakır ve ölür. Kenenin tüm duyu yaşantısı, ışık, tek bir koku ve sıcaklıktan oluşmaktadır. Mekân ve zaman kavramları kene için neredeyse hiçbir anlam taşımaz - hiç değişmeyen bu yaşam biçiminin başlangıç aşamasında, hareketsizliğe son verecek tek şey olan butirik asit kokusunu almak için bazı kenelerin 18 yıl gibi çok uzun bir süre boyunca bekledikleri bile görülmüştür.

Von Uexküll'ün sözleriyle, "Üzerinde yaşadığı dünyanın tüm zenginliklerine karşın kenenin Umwelt'i yalnızca üç duyu ve üç etkinliktir. Diğer yandan dünyasının bu kadar fakir oluşu sayesinde kene asla yanılmaz. Güvenlik her zaman için zenginlikten daha önemlidir."

James L. Gould & Carol Grant Gould  | Hayvan Zihni | TÜBİTAK Yayınları | 254 s.

Salı, Mart 19, 2013

Yaşamın Gerçekliğini Resmeden Adam "Ilya Repin"

"Yaşamın gerçekliği her şeyden önde gelir!" "İnsanın yüzü, ruhu, yaşamın dramı, tabiatın izlenimleri, onların yaşamı ve anlamı, tarihin nefesi, bizim konularımız bunlardır sanırım." (İlya Repin)

Ilya Yefimovich Repin | Self portrait | 1878
İlya Repin, 1844 yılında Ukrayna'da Çuguyev adlı bir kasabada dünyaya geldi. Babası subaydı ve sanat ve ressamlıkla ilgili ilk deneyimlerini de devam ettiği askeri okulda, topografyacılıkta edindi. Fakat İlya Repin'in yüreğinde ressam olmak yatıyordu. Bu coşkulu arzu onu 19 yaşında, Güzel Sanatlar Akademisine girme umuduyla Petersburg'a yöneltti.1863 yılında St. Petersburg'a yerleşen Repin Akademi imtihanlarına hazırlık olarak önce özel bir çizim okuluna ve bununla birlikte de öğrenci çevrelerine girdi.

Dönem Rusya'da kapitalizmin geliştiği, büyüyen işçi sınıfının hareketlendiği bir dönemdi. Köylülerin çiftlik sahiplerine karşı ayaklanmalarından korkuya kapılan Çarlık hükümeti 1861'de serfliği kaldırmak zorunda kalmıştı. Serfliğin kaldırılmasından sonra, Rusya'da sanayi kapitalizminin gelişmesi, tüm yarıfeodal kalıntılara rağmen hızla ilerleme gösteriyordu. (Bkz. SBKP(B) Kısa Tarihi, Stalin Eserler, cilt 15, sayfa 17 ve devamı, İnter Yayınları, 1990 İstanbul)

İlya Repin Petersburg'a yerleştiğinde öğrenci çevrelerinde "Halkın Dostları" olarak bilinen "Narodnikler" hakimdi. Güzel Sanatlar Akademisinde de Çarlık istibdadının gerici feodal zihniyetine karşı mücadele eden öğrenciler vardı. Bunlardan 14 öğrenci örneğin, 1863 yılındaki bitiş sınavlarında okul yönetimi tarafından verilen konu çerçevesinde resim yapmayı protestoyla reddetmiş ve "Petersburg Hür Sanatçılar Kooperatifi"ni kurmuşlardı. Kooperatifin başını çeken ressam İwan Kramskoi İlya Repin üzerinde de büyük etkide bulunmuş ve İlya Repin'in aralarına katılmasını sağlamıştı.

Ilya Yefimovich Repin | Ivan the Terrible and His Son Ivan on November 16, 1581 | 1885


1884 yılından itibaren Güzel Sanatlar Akademisi öğrencisi olan Repin, akşamları da Kooperatifin toplantılarına katılıyordu. Politik olarak halka gitme, halka inme çizgisini benimseyen Narodniklerin görüşleri sanat çevrelerinde de sanatın, saray çevrelerinden, Moskova ve Petersburg'daki çevrelerden çıkarılması ve halka ulaştırılması' şeklinde ifadesini buluyordu.

Ilya Yefimovich Repin | Prophet | 1890

Bu amaçla kurulan "Gezgin Sanat Sergisi Kooperatifi"ne (Peredvişniki) 1878-1891 yılları arasında İlya Repin de üyeydi. Kooperatifte yapılan akşam toplantıları hakkında İlya Repin bir notunda şunlar yazıyor: "Herkes merakla en son makaleleri okuyordu: Çernişevski'nin "Sanat ile gerçeklik arasındaki estetik ilişki"sini ve Pissarev'in "Estetiğin bozulması"nı..." (İlgili yazılardan biri Çernişevski'nin 1885'de yayınlanan doktora tezi; diğeri Pissarev'in 1865'de sol liberal dergi Russkoje Slowo'da yayınlanan bir makalesidir; Sergi Kataloğu, s. 20)

Ilya Yefimovich Repin | Historian Nikolai Kostomarov in a coffin | 1885

Çarlık istibdadına karşı yönelen muhalif hareket edebiyat ve sanat çevrelerini çoktan sarmış, yeni devrimci düşüncelerin yaygınlaşması için gayet elverişli bir ortam hazırlamıştı. Dönem Tolstoy, Dostoyevski gibi büyük Rus realistlerinin dönemiydi. Dönem, devrimci düşünceleriyle Çernişevski'nin gençliğin yüreğini fethettiği dönemdi. İlya Repin ve diğer ressam arkadaşları halkı tanımayı ve Rus realitesini resmetmeyi amaç edinmişlerdi. Repin, 1883'de yazdığı bir mektupta şunları söylüyordu: "Beni çevreleyen herşey, bana çok büyük heyecan veriyor, beni rahat bırakmıyor ve onları resime dökmemi talep ediyor; Gerçeklik insanı öyle hiddetlendiriyor ki, onu vicdan rahatlığıyla bir örgü örneği gibi resmetmek mümkün değil." (Katalog, s. 8)

Ilya Yefimovich Repin | A Fisher Girl |1874
İlya Repin'i ünlendiren ve ressamlığında bir dönüm noktası teşkil eden eserlerden biri Akademi bitiş imtihanı için hazırlanmış olan ve kendisine altın madalya kazandıran "Yarus'un Kızının Dirilişi" ve diğeri "Volga Ameleleri" idi.

Ilya Yefimovich Repin | Barge Haulers on the Volga | 1870

"Volga Ameleleri" tablosuyla İlya Repin Rus realistleri arasında yerini aldığını kanıtlıyor, safını belirlemiş oluyordu. İlya Repin, gerçek insanlarla, onların yaşantısı ve karakterleriyle ilgileniyor ve bunları resmediyordu. Rusya insanlarını ve yaşantılarını tanımak üzere 1870 yılının yaz aylarını ressam arkadaşlarıyla birlikte Volga kıyısında geçirmiş ve ona Rusya dışında da ün kazandıran tablosunu burada başlamıştı... Bir yük gemisine hayvan gibi koşulmuş insanlar... dönemin yokedici koşullarının bütün ağırlığını omuzlarında taşıyan ameleler... Çarlık Rusya'sı gerçekliğinden bir kesit...

Ilya Yefimovich Repin | On the seashore | 1904

Yetenekli genç bir ressam olarak kendini kabul ettirmeye başlayan İlya Repin, 1874 yılında burslu olarak yurtdışına çıkmış ve burada özelde Paris'te öğrenimini sürdürmüştü. Paris'in sanatçı çevrelerinde Guy de Maupassant, İvan Turgenyev, Edouard Manet gibi dönemin sanatçıları ve entelektüelleri ile tanışma olanağına sahip olmuştu.

Ilya Yefimovich Repin | Tramps. Homeless. | 1894

Paris'te kaldığı dönemde yarattığı tablolardan biri de yıldönümünde Komün savaşçılarının anısına Père Lachaise mezarlığında yapılan gösteriye ilişkin tabloydu. Bu tabloya esin kaynağı olan gösteri hakkında İlya Repin şunları not ediyor: "İnsan akını durmuyordu. Çiçeklerle kaplanan duvar kırmızı renkte mükemmel bir İran halısını andırıyordu. Bu resmi mutlaka her zaman yanımda taşıdığım seyahat günlüğüme kaydetmek istemiştim. Ancak ilerleyen insan kitlesi benim görüşümü ve çizmemi engelliyordu. Fakat Fransızlar ince duygulu ve saygılı bir halk. Birkaç kalıplı işçi kendiliğinden beni korumaları altına aldılar ve bana yer açtılar. Arkamdan beni teşvik eden sesler kulağıma geliyordu. Yanımdakiler benim kim olduğumu öğrenmeye çalıştılar. Rus olduğumu duyduklarında beni coşkuyla selamladılar u o zamanlar alışılmış bir şey değildi- ve beni Rus yoldaşları olarak tanımladılar. Bir adam, Rusların müttefik olması iyidir diyordu: Fransızlar ve Rusların ortak dil konuştuğunu (Paris'te Fransızca konuşan Ruslara rastlamış), Rusların cesur adamlar olduğunu söylüyordu. Zaman uçup geçti ve ben resmimin taslağını bitirdim... (...) Otele döndüğümde yaşadıklarımın canlı resimleriyle doluydum ve birkaç gün içinde resmimi yağlı boyaya döktüm. (İlya Repin, "Uzaktakiler ve Yakındakiler"den, Katalog s.136)

Ilya Yefimovich Repin | Krestny Khod (Religious Procession) in Kursk Gubernia | 1880

Yurtdışında geçirdiği bir yılın ertesinde Rusya'ya yeniden dönen İlya Repin 1907 yılına dek Petersburg Güzel Sanatlar Akademisinde öğretmenlik yaptı. 1905 devrimini ve "Kanlı Pazar" olaylarına tanık olan İlya Repin, ressam arkadaşı Stassov'a mektubunda "Bu vahşi, haktan yoksun ve baskılanmış ülkede yaşamak katlanılmaz bir şey!" (Katalog, s. 26) diye yazıyor ve siyasal olayları tablolarına konu olarak alıyordu. Bu dönemde üzerinde çalıştığı tablolar arasında örneğin "Kanlı Pazar" (1905) ve "Kızıl Cenaze Töreni" (1905 - 1906) yeralıyordu.

Ilya Yefimovich Repin | Cossack in the steppe

1905 ve 1917 devrimlerini yaşayan İlya Repin, döneminin diğer duyarlı aydınları gibi politik yaşama büyük ilgi duymuş, Çarlık Rusya'sına muhalif bir sanatçı olarak sanatıyla içerikte ve biçimde bir tutum geliştirmeye çalışmıştı.

Ilya Yefimovich Repin | Portrait of Leo Tolstoy as a Ploughman on a Field | 1887

"Sanat nedir?" "Kimin için sanat?" soruları bu dönemlerde tartışma konusuydu. Sanat ve edebiyat çevrelerindeki tartışmalara katılan Repin, yeni kuşak sanatçılarla eski kuşak "gerçekçiler" arasındaki kamplaşmada kendisini daha çok "gelenekçi" sanatçılar arasında görmesine karşın, sanatta çeşitli biçimlere karşı toleranslı olunması çağrısında da bulunmuştu.

Ilya Yefimovich Repin | Horse for the stones collecting in the Vela | 1874

1911 yılında Tüm Rusya Sanatçılar Kongre'sinde yaptığı açılış konuşmasında ("Sanat Nedir?") İlya Repin'in bu tavrı ifadesini buluyordu. Ama o sanatında, Tolstoy'un, Gogol'ün izini sürmeyi, onların edebiyat alanında yaptıklarını resim alanında uygulamayı seçmişti. Ve bunda da çok yetkin ve başarılıydı.

Ilya Yefimovich Repin | Portrait of M.K. Tenisheva | 1898

İlya Repin'in tabloları arasında yaptığı portreler özel bir yer tutmaktadır. Sanatçı, büyük hayranlık duyduğu Leo Tolstoy başta olmak üzere, yaşadığı dönemde arkadaşlık ettiği çeşitli sanatçı ve aydınların portrelerini yapmıştır. Bu portreler, İlya Repin'in salt resim tekniğindeki ustalığını değil, bir bütün olarak dünyaya ve insana bakış açısını yansıtmaktadır. Onun portrelerini izlerken, sanatçının sonsuz insan sevgisini, çeşitli insan karakterlerini ifade etmeye verdiği önemi ve saygıyı görmezden edemiyor.

Ilya Yefimovich Repin | Academic keeper Efimov | 1870
Ilya Yefimovich Repin | A Shy Peasant | 1877


Sanatçının bu yaklaşımı yalnızca portre çalışmalarıyla sınırlı değil şüphesiz. Bu özellik, "Propagandacının Tutuklanması", "Siyasi Toplantı" gibi bir grup insanı resmettiği tablolarda olduğu kadar, insan kitlesi resmettiği tablolarda da her bir insanın farklı karakterini ifade etmeye verdiği önemde kendini gösteriyor. 

Ilya Yefimovich Repin | Judas | 1885
Ilya Yefimovich Repin | Jew praying | 1875
1917 Ekim devrimini 1914'ten itibaren yerleştiği Petersburg yakınındaki Kuokkala'dan izleyen İlya Repin, 1918 yılında Rusya ile Finlandiya arasında yapılan sınır anlaşmasında Kuokkala Finlandiya'ya düşünce Finlandiya vatandaşı olur. Bundan sonraki dönemde Rusya'daki sanat çevreleriyle ilişkisi tamamen kopmamasına karşın, İlya Repin Sovyetler Birliği'ndeki gelişmeleri ve sosyalizmin inşasını uzaktan takip eder bir pozisyondadır. Sovyetler Birliği'nde ise İlya Repin büyük Rus gerçekçisi olarak övgü toplamakta ve genç sanatçılara örnek gösterilmektedir. 1924 yılında 80. doğumgünü nedeniyle İlya Repin'in onuruna Moskova ve Petrograd'da sergiler düzenlenir. 1926 yılında, Stalin'in de önerisi ve desteğiyle İlya Repin'i Sovyetler Birliği'ne yerleşmeye davet eden bir delegasyon ziyaret eder. İlya Repin gönderilen delegasyonu nezaketle ağırlar ve "Kanlı Pazar", "Kızıl Cenaze Töreni" ve "Aleksander Kerenski Portresi" tablolarını Devrim Müzesi'ne armağan eder, fakat Sovyetler Birliği'ne yerleşme önerisini kabul etmez.

Ilya Yefimovich Repin | St. Nicholas Saves Three Innocents from Death | 1888

1930 yılında Finlandiya'daki evinde ölen İlya Repin, Sovyetler Birliği'nde sosyalist gerçekçiliğin öncülü, büyük Rus gerçekçisi olma sıfatıyla anılmaya devam eder. SSCB Ansiklopedisi'nde İlya Repin'le ilgili olarak şunlar yazılmaktadır: "Başlangıçları Kiev Rusyası'na dayanan Rus sanatı, harika sanat anıtları ortaya koydu. Kiev ve Novgorod'daki Ayasofya kiliselerini inşa eden, Moskova'daki St. Basilius kilisesini yaratan Barma ve Postnik ve ikon ressamı A. Rublyov gibi çok önemli mimar, ressam ve heykeltraşlar çıkarmıştır. Onsekizinci yüzyılda bu ifade biçimini mimarlar Bajenov ve Kasakov, ressamlar Levitski, Borovikoski ve Rokotov, heykeltraşlar Şubin, Martos, Şçedrin ve diğerleri bulurlar. Rus realist resmi, en parlak dönemine 19. yüzyılda, Aleksander İvanov'la başlayarak ulaşır. Realizmin daha sonraki gelişimi Petrov ismiyle öşdeşleşir ve son derece demokratik ve köklerini o zamanın eserlerinde bulan Repin'in yapıtında doruğuna ulaşır. Surikov Rus halkının geçmişini gerçeğe sadık bir biçimde yansıtan tarihi tabloların bir ustası, Levitan realist manzaraların bir ustası, Serov öne çıkan bir portre ressamı idi." 

(SSCB Ansiklopedisi, Edebiyat ve Sanat; Güney Kitaplığı - Sanat, s. 17-18)


Ilya Yefimovich Repin | Warrior XVII century | 1879
Ilya  Repin | Seller of student works at the Academy | 1870



Ilya  Repin | Portrait of painter Grigory G. Myasoyedov | 1883
Ilya  Repin | Portrait of the Author Alexey Pisemsky | 1880

Ilya  Repin | Portrait of the Surgeon Nikolay Pirogov | 1881
Ilya Yefimovich Repin | The model in the turban
Ilya Yefimovich Repin | Raising of Jairus Daughter | 1870
Ilya Yefimovich Repin | Raising of Jairus Daughter | 1871
Ilya Yefimovich Repin | Raising of Jairus Daughter | 1871
Ilya Repin | Portrait of the Composer Modest Musorgsky | 1881
Ilya Repin | Portrait of Vasily Kirillovich Syutayev | 1882
Ilya  Repin | Vera Repina, the Artist' s Wife. | 1882
Ilya Yefimovich Repin | Portrait of Romanov
Ilya Yefimovich Repin | On the boundary path. V.A. Repina with children going on the boundary path | 1879
Ilya Yefimovich Repin | Jesus Christ in the Garden of Gethsemane
Ilya Yefimovich Repin | Religious Procession | 1877
Ilya Yefimovich Repin | Putting a Propagandist Under Arrest | 1878
Ilya Yefimovich Repin | Putting a Propagandist Under Arrest | 1880
Ilya Yefimovich Repin | The Reply of the Zaporozhian Cossacks to Sultan Mahmoud IV | 1896
Ilya Yefimovich Repin | The Reply of the Zaporozhian Cossacks to Sultan Mahmoud IV | 1891

Perşembe, Ocak 03, 2013

Nguyen Van Lem'in Katli

Fotoğraf: Eddie Adams | Yazı: Özgür Atak | Nguyen Van Lem'in Katli | 1 Şubat 1968
“Bu güne kadar hiçbir savaş Vietnam Savaşı gibi fotoğraflanmadı ve bundan sonra hiçbir savaş da fotoğraflanamayacaktır.” diyordu Eddie Adams. Vietnam’da çok sayıda önemli ve tarihe geçecek nitelikte fotoğraf çekmişti fakat bir tanesi Vietnam denilince akla ilk gelen birkaç kareden biridir.

Viet Cong (Vietnam Halk Ordusu) tarafından Güney Vietnam güçlerine ve ABD askerlerine karşı başlatılan ve Tet Offensive diye bilinen saldırının ikinci gününde (1 Şubat 1968) Güney Vietnamlı general Nguyen Ngoc Loan sürüklediği Viet Conglu yüzbaşı Nguyen Van Lem’e tabancasını doğrultur. Eddie Adams önce bunun sıradan sorgu yöntemlerinden biri olduğunu düşünür ve bu anı fotoğraflamak ister. Fakat Loan hiçbir soru sormadan kısa sürede tetiği çeker. Adams o sırada ardı ardına fotoğraf çekmektedir. Kurşunun kurbanın kafasına girerkenki anı da yakalamıştır. Aynı zamanda bu inanılmaz an NBC televizyonunun kameramanlarınca da kaydedilmekteydi.

Fotoğraf hızla tüm dünyaya yayılır ve savaşın ne kadar kirli bir iş olduğunun bir kere daha çarpıcı bir şekilde anlaşılmasını sağlar. Bu sayede başta ABD olmak üzere dünyanın sayısız yerinde Vietnam savaşının son bulması için gösteriler düzenlenir.

Viet Cong savaşı kazanır, özgür ve kardeş bir Vietnam inşa edilir. Eddie Adams ise bu fotoğrafıyla 1969 yılında Pulitzer Ödülü’nü kazanır. 2004 yılında motor nöron hastalığından hayata veda eder. Yaşamı boyunca fotoğrafta mükemmeli aradığı için hiçbir çalışması herhangi bir albümde toplanamadı. Ölümünden dört buçuk yıl sonra “Eddie Adams: Vietnam” isimli bir kitap yayınlanabildi.


Daha fazlası için: http://eddieadamsphotography.com

Çarşamba, Kasım 14, 2012

Itır Arda - Ölüm Çerçisi

Bugüne kadarki en itici ve etkileyici sergilerden biri, Körperwelten (Beden Dünyaları) adlı kadavra sergisi, 1997 yılından beri 13 milyona yakın ziyaretçiyi ağırladıktan sonra, yaşanan tartışmaların ardından anavatanı Almanya’dan Amerika’ya taşınıyor. Serginin yaratıcısı Gunther von Hagens kendisine “profesör” unvanını layık görmüş bir anatomi uzmanı; lakabı ise “ölüm çerçisi”. Bazı çevreler onu “dahi”, bazıları “deli”, kimileri ise “şarlatan” olarak adlandırıyor. Her halükarda Körperwelten eşi benzeri görülmemiş bir ceset şovu; von Hagens ise ölümü görsel tasarım haline getirmeye cüret etmiş bir sanatçı.


İlk yıllarda “anatomi uzmanının sonsuzluk kazandırdığı cesetler” ve “ölüm hakkında düşünmeye birebir” vb yorumlar alan serginin konusu ölü insanlar: Yani kadavralar. Ancak Hagens’in kadavraları bildiğimiz ölülerden değil; kimisi satranç oynuyor, kimisi de hemen serginin girişinde, tüm bedeninin derisini vestiyere bırakmak üzere bekliyor. Bütün bu ölüler, tüm kasları ve organları görülebilir şekilde derilerinden arındırılmış, her an hareket edebilecekmiş gibi çıkıyor karşımıza. En etkileyici görüntülerden biri karnında doğmamış bebeği ile, Afroditvari uzanmış bir kadın. Görsel tasarım yönünden, cesetlerin her biri belirli bir senaryonun parçası olduğu için, hem çok itici hem de çok ilginç bir manzarayla karşı karşıya kalıyoruz. Da Vinci’nin anatomik çizimlerini anımsatan, kılıfsız modellerden oluşan bir ölüm şovu Körperwelten.

Von Hagens kadavralarına kendi geliştirdiği ve “plastinasyon” adını verdiği bir yöntem uyguluyor. Ortaya çıkan görüntü ve his, ceset olmaktan çıkan, ölü ama hem korkunç, hem de hayatın içinden bedenler. Von Hagens’ın karısı ile birlikte kendi evinin mutfağında geliştirdiği plastinasyon yöntemi biraz mumyalamayı andırsa da detayları tüyler ürpertici: Doku hücrelerindeki sıvı ve yağ çıkarıldıktan sonra dokular içten polimer bir madde ile dolduruluyor ve dıştan yine polimer bir madde ile örtülüyor. Böylece tüm dokuların, mikroskobik düzeyde bile, canlı halleriyle (elbette sadece görüntü olarak) aynı kalması sağlanıyor. Deriler ise, benzer bir yöntem uygulandıktan sonra eski tip çamaşır makinelerinden tanıdığımız merdanelerden geçirilerek düzleştiriliyor. Von Hagens’in cesetlere nasıl ulaştığı ise son derece tartışmalı bir konu. Von Hagens, bütün cesetlerin tamamen meşru yollardan ona bağışlandığını iddia etse de, bazı cesetlerin Çin’de idam edilen mahkumlara ait olduğu ve ucuz bedeller karşılığı kanunsuz yollardan satın alındığına dair belgeler bulunduğu söylentileri var.

Von Hagens, bu sergi ile çok ilginç bir tartışma yarattı. Kilise, ruh ve beden ikilisini tartışadururken, bazı tıp uzmanları anatominin halka inmesini kesinlikle doğru bulmadıklarını açıkladılar. Hukukçular “ölü bedenlerin sahibi kimdir” sorusuna ilişkin tartışmalara giriştiler. Von Hagens’in Frankfurt’taki son sergisi “cesetlerin sanatsal işlev uğruna gereç haline getirilmesi ve maddi çıkar amaçlanması” gerekçesiyle kısmen sansürlendi. Bazı bilim adamları ölümlülükten koparılmış, asla çürümeyecek olan bu bedenlerin yaşam ve ölüm döngüsünden koparıldığını iddia etti. Von Hagens’in kadavralarının Nazi Almanya’sında yapılan deneyleri çağrıştırdığı söylendi.

Bedenimiz üzerindeki söz hakkımız bize bu hayatta bahşedilmiş en büyük özgürlükken, sanat eserinin hammaddesi insan bedeni olunca, bu sanat eseri nerede insan onuru ile ters düşer? Kant, “Amaçlar diyarında her şeyin ya bir bedeli ya da onuru vardır” der; nesne haline gelen ölü beden, yaşamı rencide eder mi?

Bu ölümsüz cesetler sergisi, biz fanileri hem yaşamla hem de ölümle yüzleştiriyor; ve nerede düzenlenirse düzenlensin, kimileri bu sergiyi “mide bulandırıcı” bulurken, kimilerinin de onu “bir görsel şölen” olarak adlandırmaya devam edeceği kesin.

Kaynak: COGİTO - Üç Aylık Düşünce Dergisi / Sayı: 40




























____________________________________________________________________________________________________________________________________________